Hisar Dergisi Haziran 1975 Sayı:138
BODRUM’LU HOMEROS’TAN ŞARKIŞLA’LI VEYSEL’E
I
Raflarında, külle ovulup parlatılmış
Sıra sıra bakır kapkacak;
Baş köşede,
Hem ısıtan, hem pişiren hem de
Aydınlatan bir ocak !
Binlerce yıldır, gök buğdayın öğütüldüğü,
Elenip ekmek yapıldığı özlü, esmer unun;
Yün ve kendirin bükülüp dokunduğu;
Yüzünüze güldüğü
Taş ya da tahta oymaların:
Tuz, kireç, toprak ve kilin
Ağarttığı, sulanıp süpürülmüş bir
Avludan girilir
Evlerine, Homeros, Yunus Emre ve Aşık Veysel’in!
II
Bakılmaz kılığına, kıyafetine,
İçeriye alınır hemen;
Kötüsü olmaz;
(Tanrı misafiri) yolcunun!
Eli ayağı yıkanıp sedire buyur
Ve yemek ikram edilir ,
Kim olduğu sorulmaz.
Sorulmaz ney1eyip n’ettiği,
Nerden gelip nereye gittiği,
Kendisi açıklamazsa, pek öyle derin derin !
Elleriyle yer yemeğini herkes,
Bitince leğenle ibrik gelir.
Sonra, gelsin cönk ve destan,
Türkü ve nefes.
Kat kat, kaba döşeklerde! uyur
Konuk kısmı hep/Homeros, Yunus Emre ve
Aşık Veysel’in ev1erinde !
III
Binlerce yıldır Hitit ‘Güneşiyle döllenen
Ve Bodrum’lu (kör ozan) Homeros’tan
Şarkışla’lı (kör ozan)
Aşık Veysel’e kadar sürüp gelen
Ahilik ve kan sıcaklığıdır bu, dostluk ve muhabbettir .
Ama, binlerce ve binlerce yıl sürüp giderse yine,
Bilin ki bu, Pir
Yunus Emre’nin yüzü suyu hürmetine!