ÖNCE ÖL -SONRA SUS

Ha -susa susa dili şişmiş bir ozan
Ha sulardaki yosun -göklerdeki pus
Söz gümüşse sükut altın -anladık ama
Ya us

Nerden belli Pir Sultan’ın öldüğü
(Ölmeden ölme) -önce öl -sonra sus

Aşksa aşk -kinse kin -(duvar değil- hele davar hiç değil)

Korkmalı -denizler gibi sustu mu ulus
Bugün yaşasaydı -iki kere iki dört’ten de kesin – Yine doğrucubaşı bir ozan olurdu Yunus

HALK AVCISI

Ne göz -gez -arpacık
Delikli demir de ortada yoktur

 

Ama halk -her çağda -çantada keklik
Eski Yunandanberi -vur Allah vur

 

Barutu niyete bağlı kurşunun
Alevi katran -yarası gül olur

 

Bakarsın -karşılara -günlük güneşlik
Halbuki o anda yağmur yağıyordur

 

Hem -delik deşik değil -göz göz olunca kabarır-taşar
O özlü -o kutsal -mayalı hamur

 

Ama halk -her yerde -çantada keklik
Sözle -yazıyle -vur Allah vur

 

Hem -sor bak -halk avcısı -halkı hep
(Güzel hatırı için) vuruyordur

SU GİBİ EZBERİMİZDE

Zorunlu mu yazılması – şiir ve destanların
İlle ak kağıda – bir selüloz yaprak üstüne

 Baki’de yok – bir beton barajdan daha güçlü kaside
İnsan – su ve toprak üstüne

Mersiye değil de ne – Karaca Ahmet’deki mezar taşları

0 uzak – o sakin – o ruhat düne

 Bir şarkıdır – çirkin bülbül – ötmese bile
Emirgan’ın en iri – en kırmızı gülüne

Yavuklu mektubudur – ölçülü – uyaklı ,
Yat borusu – yorgun piyade bölüğüne

Koca bir destan yazdı gitti Edison – elekırikle
Tarancı’nın doğmayacağından korktuğu güne

Yalılmış ağıttır’ – yeni Boğaz Köprüsü
Telli gelinin Kızılırmak’ta kaybolan ölüsüne

Hicivdi şair Eşref – etten kemikten ve zehir zıkkım
Gitti boyuna sarayın üstüne üstüne

Su gibi ezberimizde ve bin yönde yankısı
Kağıt mı dayanır yoksa hürriyet türküsüne

AH ŞU MİTHAT PAŞA – AH O NAMIK KEMAL

Lafa bak lafa – kendini bilmerlerin ettiği
(Mağrur olma Padişahım – senden büyük AIlah var)

Ne yapsın yani – savaş olmayınca – padişah kısmı
Güreş tutar elbet – fasıl dinler – divan yazar

 Kabahat Sultan Süleyman’da – mülkü büyüten
Fermanların gitmesi – dönmesi orduların bu yüzden uzar

Çeri beslemeğe kalkmamış mı – bacak kadar şehzade
Buna değil padişah – kim olsa kızar

 Anadolu desen – bir koca Aanos küpü
Dört yanından celali – eşkiya kanı sızar

Biraz günlük ve zencefil – 30 gram havlıcan ve epeyce bal
Aman sultanım aman – fazlası zarar

 Birşey icad olunmuşmuş – Frengistan’da – hürriyet deyu
Cellat mı yok acaba – ne güne durur zindanlar

ithat Paşa – ah o Namık Kemal
Bu millet onlara bakarak azar

Hem  sefer tasarladığı – Hünkarımın Revan üstüne
Tez bulunsun – hain kim – haremden  nasıl sızar

Olunca peri padişahı olmalıymış – dediği dedik
Ne Haseki karışır – ne Meclisi Mebusan bozar

Azıttı Jöntürkler – ya İngilh sefiri ve sonra o laf
(Mağrur olma Padişahım – senden büyük Allah var)

GÜL NİYETİNE

Güneş demişler güneş olmuş – her sabah açan çiçek

Ne malum sabahları bir gülün doğmadığı

 

<< Bir Çiçek >> diye tanımlanır ama

Nerden belli güllerin hürriyet olmadığı

Boşuna mı söylenir – toprağına – (ozanların ve yiğitlerin)

Arada bir gül yağdığı

 

Kesin ve güzel olan – insanoğlunun

Gül için öldükçe gülsüz kalmadığı

DAHA İYİ

“Dedem Korkut sağ olsaydı, gelir destan söylerdi; Oğuzname

niyetine düzer koşar, bunları derdi:

Şah damarına – hür düşüncenin

İnince kör satır inince – inmese daha iyi

Yeter adam olana

Bu kadar hürriyet denince – denmese daha iyi

Sonracığıma – hak diye – hak diye

Haklar yenince – yenmese daha iyi

 

Neden mi olmuştur olanlar ve yine neden mi olur

Korkak ve dönek olunca ozan kısmı – dönmese daha iyi

GÖNÜLSÜZ KÖPEK

Masal filan değil – sadece geçmiş gün – eski zaman

Başlarmış bir Evliya Çe!ebi kervanı uzaklardan

<<Çankırı – Konya – Çankırı – Konya>> dedikçe işgilli çıngıraklar

Alırmış deve çanları ağırdan – << Erzurum – Van – Erzurum – Van >>

Baştanbaşa gurbetmiş ve her sabah -dört yanda

Ferman ve güneş üzere geniş!ermiş vatan

Terkisine alıp getirmiş derler – Mısır’ı ve Arabistan’ı

Bir bayram sabahı – Yavuz Sultan Selim Han

Ama – kim derdi ki -lafından bilr yılacak hürriyetin

Ve mavileşecek – giderek – o kabına sığmayan Yörük kan

Bir kez –kesilmeye görsün iflahı-kul tayfasının

Her gün bulgur aşı ve yılda bir çarıktan

Ergeç bir Köroğlu çıkar-bir Pir Sultan Abdal doğar –oy niyetine

Sus pus-ağzı ver dili yok kalabalıktan

Değil – karın tokluğu değil-varsa yoksa hürriyet

Zira-bir yere kadar eğler adamı-masal ve destan

İşte Hacıbektaş Pir – Derviş Yunus ve Yiğit Mustafa Kemal

Oba diye sığın – ocak bil ısın ve dağ niyetine yaslan

Gönüşsüz köpekçesine – (denenmiştir bu)

Kurt dadandırır ulusa – her çağda – korkak ozan

TÜRK ALFABESİ

(A)

(Anadolu)

<< Köylü efendimizdir >> demişti Atatürk

O hala kuru kuruya efendi – biz çoktan sayın bayız’

<< Arapça mı okunsun – Türkçe mi ezan >>

Eller Ayda – biz yağmur duasındayız

<<Fert başına düşen milli gelir – falan – filan >>

Derken sabahları bulgur çorbasıındayız

<< Açıktadır köylerde pis su ve lağımlar >>

Arayıp bulma değil – örtme çabasındayız

<< Yüzyıllarca gerideyiz – ortak pazar ülkelerinden >>

Desene kağnı arabasındayız

Onu bilirim ben – onu söylerim Daha biz Anadolu’nun (A) sındayız

(B)

(Bağımsız)

Kar selidir ilkbahararda – akıl ve yürek

Ne gem tanır – ne baraj – deli ve gür

Gözünü hür dağlarda açan bir yörük

Yapamaz rüzgarsız – ovada ölür

Ölür ama – (paraya – mideye ve zorbaya inat)

Sapınadek bağımsız – kartal kadar hür

(C)

(Cumhuriyet)

Tarif edilir – uzun uzun

Şöyleymiş – şuymuş veya buymuş cumhuriyet

Ne ise ne -önemli olan

Bir güzel adet – huymuş cumhuriyet

Efendi ve gün görmüş halkıma

Kaftan gibi yakışmış – uymuş cumhuriyet

(D)

(Demokrasi)

İşte yiğitlerin – ozanların beslediği ulu ırmak

İşte halk – işte Yunus Emre – işte Hacı Bektaş Pir

Hamuru kimyasal ama – mayası muhabbet

Ne köledir insan – ne Allah’ın gölgesidir

Ekince dagalanır – kavaklarca hışırdar

Uğuldar meydanlarda – bu halkın sesidir

Meşrutiyet ve tek partili günleri okuduk – gördük

Umut kapımız demokrasidir

<< EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ ULUSUNDUR >>

Balım Sultan Türbesindeki karadut misali

Ya masmavi – tekmil güneş – ya bembeyaz – silme karda

Bir kavruk ağaçtır Anadolu – yaşı unutulmuş

Kökü köylerde – meyvası okullarda

Kaldırılan kazanlardan – asi ve eşkiyadan

Süregelen savaşlardan arta kalan dullarda

Yaprak uğultusu değil – gök gürültüsü değil

En eski soluğu toprağın – davullarda

Ordular dökülmüş – kervanlar kırılmış – sevdalar tükenmiş

Ona varan – ondan geçen – ondan çıkan yo11arda

Karanlığa- korkuya – kana batmış

Gün olmuş – kelleler sallanmış dallarda

Ama sevgiler ölesiye imiş – dostluklar

Hacı Bektaşı Veli’yi kucaklayan yıllarda

Ve ustalar ustası Ahi Evren – Ulu Debbağ

Yirmidört ayar kardeşliği ile akıllarda

Bir Yunus Emre gelmiş eğlenmiş – göçmüş

Taptaze rivayeti tam dokuz şarda

Bir Dede İsmail Efendi – Beethoven’le çağdaş

Yenmiş ve güzelleştirmiş ölümü – fasıllarda

Haramizadedir aslını inkar eden

Samurda değil keramet – aşiret çadırındaki çullarda

Yüzlerce kral ve imparator – 37 padişah

Ve derken – (egemenlik) kayıtsız – şartsız kullarda