<< Onu paşa yapsanız padişah
padişah yapsanız Allah olmak ister. >> Enver Paşa
I.
Soranlar vardı: -<< Neden paşa yapmıyorlar O’nu>>.
<< Anafartaları O kazanmadı mı, İstanbul’u O kurtarmadı mı?>>
<<- Terfi tezkeresi cebimde ama>> demişti, Enver Paşa.
<< Hiç bir şeyle doyuramazsınız siz bu adamı.>>
Ve kafa yoruyordu aydınlar , Göz Hekimi Esat Paşa’nın evinde,
– Kim kurtarabilir acaba vatanı?
<<- O, bizi kurtarır ama, biz O’ndan nasıl kurtuluruz!>>
Diyordu, Refet Bey, devrin İstanbul Jandarma Komutanı,
Ve açıklıyordu: -<< Gavura kalacağımıza, O’na kalırız>> dendiğinde,
Mustafa Kemal’di kurtarıcının adı sanı!
II
<< Biz hiç birimiz olmasaydık,
O, yaptığını yine yapardı. O
olmasaydı, hiç birimiz, Mustafa
Kemal’in yaptığını yapamazdık.>>Rauf Orbay
Karabekir Paşa da, aynı şüpheyle, Erzurum’da, O’nun,
Başkan olmasını istememişti.
Ingilizler: -<< Sert davranışımız size,
Mustafa Kemal’in başınızda olmasındandır >> demişti.
Daha ilk Kuvay-i Milliyye Meclisinde,
Enver Paşa’ya bel bağlayanlar türemişti.
Ama, açık talih, kararlı Mustafa Kemal’e gülümsediği kadar,
Kimselere gülümsememişti.
Bir kaymaktı Afyon artık, Kütahya bir çini,
Mesir macunuydu Manisa ve İzmir: Elde bir yemişti!
III
<< Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer
ancak kendisinden daha büyük
bir gayeyi elde etmek için
belli başlı vasıtadır.>>
Vatan kurtulmuştu, ama, orta yerde, ayağa dolaşan
Köhne ve külüstür bir sürü şey vardı.
Vezirdi halifeydi bunlar ,
Kokmuş medreseler , sallabaş fetvacılar, besili kadılardı.
Önce dünyasını karartırdı adamın bunlar,
Sonra cenaze namazını kılardı.
Korku dağları bekliyordu bunlar için ve işte bunlar ,
Mustafa Kemal’den, hiç mi hiç kurtulamıyacaklardı!