Gözleri dolardı anlatırken:
<< – Çanakkale’deydik.. Tehlike vardı,
Ve karşı taarruz emri vermiştim askere ben.
Durdum, arkalarından baktım,
Sanki ölüme doğru akıyorlardı.
Öleceklerdi… Öldüler de.>>
<< – Yine o günlerde,
Bir an gelmiş, cepheye,
Ateş hattın.a sürmek gerekmişti süvari birliğini.
Yüzde yüzdü ölüm!
– Baş üstüne! dedi.
(Süvari Komutanı, pek saydığım Esat Paşa)
Çakı gibi selamlıyarak beni.
Öyle ki, tereddüt ettim, emri, anladı mı diye:
– Acaba iyice ifade edebildim mi?
– Evet Paşam! Ölmemizi emrediyor sunuz>>
(- Kazandık, ama böyle askerle,
Böyle Komutanlarla kazandık, Beyler,
Siz ne diyorsunuz!)