Neylesin, evinde olmayınca?
Çamaşır günü, karısına Hoca,
Kapı kapı dolaşır , bir kazan arar .
Ve elin bakır kazanı o gün
Bir işlerine yarar!
Geri verirken aldığı yere ,
Kazanın içinde bir de tencere
Gören adamcağız sorar :
– Hocam, bu ne ?
– Ha sahi! Sana bir müjdem var ,
Doğurdu senin kazan!
Yine başka bir temizlik günü.
Hoca, yine aynı kazanı isteyip alır .
Ve kazan, uzun süre Hocalarda kalır.
Günler, haftalar geçer aradan.
Kazan da, Hoca da meydan da yok.
Neme lazım, adamcağız, kazandan çok
Hoca’yı merak eder.
(İyiye mi yorsun artık, kötüye mi yorsun? )
Ve çözmek için bu gecikmenin düğümünü,
Kalkıp Hoca Efendi ‘nin evine gider :
– Yahu Hocam! N’oldu bizim kazan?
Hoca, üzgün, ama, yine de istifini bozmadan:
– Sorma komşum der ,
Sizlere ömür senin kazan, geçenlerde öldü.
Adamcağız, gülmek ister ,
Sonra birden bozulur:
– Aman Hocam, nasıl olur?
Hiç kazan ölür mü?
Alay etmek istiyor , her halde canın?
– Behey komşum! Doğurduğuna inanıyorsun da kuru kazanın,
Öldüğüne niye inanmıyorsun?