25 Nisan 1915
Conkbayırı’na doğru yürümüştü;
Birlikleri geride istirahat ediyordu.
Durdu birden: Kaçan askerleri görmüştü!
Düşmanın kovaladığı bir Artçı koluydu bu.
Çii yavrusundan beterdiler .
Önledi onları ve sordu:
– Niçin kaçıyorsunuz? Ne oldu, ne var?
– Efendim düşman!
– Nerede düşman?
Erler: -İşte, diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Dedikleri gerçekti.
Bir an için etrafına bakındı.
Düşmana kendi askerlerinden daha yakındı.
Durum birazdan daha da kötüleşecekti
Ve kendi birlikleri de tehlikeye düşecekti.
Bundan sonrasını, Mustafa Kemal,
Şöyle anlatıyor:
<< – Mantıkla mı, yoksa içgüdü ile mi
Ben de bilmiyorum, ama erlere:
– Düşmandan kaçılmaz! dedim.
– Cephanemiz kalmadı, dediler.
– Cephanemiz yoksa süngümüz var , dedim ve
– Süngü tak!
Diye bağırarak
Hepsini yatırdım yere.
Yere yatınca erler, düşman da yattı.
Ve işte kazandığımız an, bu andır.>>
Ve düşmanın hali artık yamandır.
Bizimkiler yatınca yere, düşman da yatmıştı.
Ve tekrar saldırıya karar verinceye kadar,
Yetişen 57. Alay ile
Yardımcı birlikleri 19. Tümen’in
Ve derken 27 . Alay!
Mustafa Kemal, yani Yarbay
Ve Arıburnu Kuvvetleri Komutanı,
O gündüz ve gecenin sonunda düşmanı
Hallaç pamuğu gibi savurup atmıştı.