(Padişah, kırk hademesinden birincisiydi
Hırka-i Saadet Dairesi’nin, Her
Ramazanın onikinci günü, padişah
başta olmak üzere, has oda
ağalarınca temizlik yapılırdı, Misk,
anber ve gülsuyu kullnılırdı.)
Bir padişah düşün,
Yiğit ve şair,
Kalemi de kılıç gibi güzel tutan!
Hatim üzerine hatim indirterek getirmiş
Kutsal Emanetleri,
İstanbul’a Mısır’dan.
(Önde, Hırkaları, Peygamber Efendimizin:
Hazreti Kaab ile Veysel Karani’ye hediye etmiş
Çıkarıp sırtından!
Sonra, Sakalı Şerif, Yeşil Sancak, gasıl suyu şişesi,
Nalınları, teyemmüm taşı, ayak izi ve
Dişinden bir parça, Uhut Cengi’nde kırılan.
Yayı, kılıcl, mührü ve dine
Davet mektubu, Mısır Hükümdarlarına gönderdiği,
Fatma Anamızın seccadesi, Hazreti Yusuf’un gömleği.
Ve asaları, Musa’yla Şuayp Peygamberin.
Nuh’un tenceresi ve sonra, Kelam-ı Kadimler,
Hazreti Ali ve Osmandan kalan.
Tövbe Kapısının kanadı, anahtar ve kilitleri, su olukları Kabe’nin.
Ve Hacer-i Esved’in çerçevesi,
İncelmiş öpüle öpüle, som altından.)
Kuran-ı Kerim okunur olmuş,
Hırka-i Saadet Dairesi’nde, geceli gündüzlü,
24 hafız tarafından.
”Şirler Pençe-i kahrı(n) da olurken lerzan”
Kim derdi ki, kırk günde yıkacak O’nu,
(Şirpençe), o kötü kara çıban!
Sormuş son demlerinde:-Bu ne haldir, ey Hasan Can?
-Zamanıdır duanın, Sultanım,
Zaman, Allah’la beraber olacak zaman!
Birlikte okumaya başlamışlar (yasin) suresini ve
(Selam) ayetine gelindiğinde,
Bir sonsuz sefer üzre, Yavuz Sultan Selim Han,
Yürümüş gitmiş cihandan!