OSMANLI GÜNLÜĞÜ’NDEN

I.   FERMAN
”Bizlere gün yeni, nasip
olan rızık dahi yeni!”
Geyikli Baba

Allah’ın izni, evliyanın himmetiyle

 

(Selçuklu Sultanı da gayret verecektir)

 

Karaca Hisar’ı yağmalayacaktır

 

1289 yılında Kara Osman

 

Ve tutup tekfurunu Konya’ya gönderecektir.

 

Ferahlığı ziyade olacak

 

Ve Kara Balaban Çavuş’la:

 

”-Senden gayri kimse bilmeyel

 

Sende saadet alametleri çoktur,

 

Karşı koyacak kimse yoktur

 

Sana ve soyuna bu alemde!” diye,

 

Kırmızı mumlu, çift kartal mühürlü bir ferman,

 

Bir tuğ, bir ak sancak,

 

Bir kılınç, davul, kös, zil ve zurnadan

 

ibaret bir tablhane ve ayrıca bir hil’at,

 

Yüzbin dirhem gümüş ve gümüş takımlı bir at

 

Yollayacaktır (Osman Şah Bey)e

 

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat!

 

­

 

MİRAS

”Oğul! Bursa’daki Gümüş Kubbe’nin

altına koy öldüğümde beni!” Osman Gazi – 1324

Bursa Hisarındaki Bey Sarayı’na yakın

Ahi Hasan Tekkesi’nde toplandı

Ermiş kişileri zamanın.

“-Malı mülkü var mı?” diye

Sorgu sual olundu önce.

Baktılar ki ne değerli;aş,negeçer akçe,

Ne, de altın kap kacak..

Elde, fethedilmiş topraklar, hisarlar var ancak!

Bir de, sırtak tekelesi Kara Osman’ın

Az giyilmiş, yenice!

Heybesi, tuzluğu, kaşıklığı ve

Bir çift çizmesi (gazadan aşınmış yüzü),

Üç beş yüğrük atı.

Bir kaç koyun sürüsü Sultanönü’nde.

Bir çift de emektar öküzü!

Başka bir şey bulunamadı!

Oysa, Ahi Şeyh Edebali’nin damadı,

Ertuğrul oğlu Osman Gazi’den geriye,

(Daha doğrusu ileriye),

Güneşe ve suya durmuş fidan halinde,

Tez vakitte göğerip ulu çınar olacak,

Köklü ve kerim

Destansı bir devlet kalacak!

DENİZİN ÖTE YAKASI (1348)

(70 ulu evliya’nın ve Hacı Bektaş

Veli’nin izni ve himmetiyle. .) Evliya Çelebi

Bir sır,

Masal gibi bir şey!

Bir sabah, Orhan Gazi oğlu Gazi Süleyman Bey

Ve yoldaşı Ermiş Ece

(Ve Kara Mürsel, Kara Koca, Kara Yalva, Kara Biga, Kara Sığla…

Kırk er kişi, kırk kara Bahadır),

Atladıkları gibi bir sala

Denizin öte yakasına vardılar.

Ve buram buram tüten bu yeni, taze topraklara

Atlarını besmele ile çıkardılar.

Oradan ılgarla. . . tam yedi gün-yedi gece

Kesmediler hayvanların hızını.

Yağmaladıkları, ama

İsmini bile bilmedikleri bir kalede kıldılar Cuma

Namazını.

(İptida Sala) dan bozma ve Gazi Süleymen Bey’le

Güneş ve rüzgar yanığı yiğitlerden kalma Ak bir hatıradır.

İpsala

ÜÇ HELAL LOKMA

(1360)

“Osman, etrafına bir ırk

toplamıştır. Orhan bir

devlet kurmuştur. Fakat

imparatorluğu kuran 1. Murat’tır.”

Tarihçi Gibbons

“- Üç helal Iokma var

Benim elimde,” demiş, Hüdavendigar

Murat Han, ”Diğer ülke padişahlarında olmayan!

Kafirlerden alınan haraç biri!

Diğeri, Hacıköy’deki gümüş madenleri.

Üçüncüsü de, ganimet malları gazaların!

Askerim bu helal lokmalarla yaşar!

Haram yemem!

Hesap sorarlar adama, öteki dünyada yarın!

Kimseye de yedirmem, yediremem!”

Devlet, yüreği böyle atanlarla

Devlet olur

Ebed-müddet olur.

ŞEHZADE BEYAZID

( 1381-Bursa) Tacü’t – Tevarih

Önde, boylu poslu kula ve yüğrük atları

Mısır ve Suriye Sultanı’nın.

Sonra, Hamit, Saruhan, Aydın,

Menteşe, Kastamonu ve Karaman Beylerinin armağanları.

Derken, peşkeşleri, vezir ve beylerin. . .

100 kızoğlan kız cariye

Ve (Hoca Sadettin Efendi’nin deyimiyle)

(Yusuf) yaratılışta

100 oğlan izliyordu onları,

Akıncı Evranos Bey tarafından sunulan.

Altın dolu altın tepsiler vardı

Ellerinde onunun.

Gümüş dolu gümüş sahanlar taşıyordu, diğer on kişi.

Seksen delikanlı da,

Ham gümüşten, Halep işi

Kadehler, şamdanlar, maşrapalar, ibrikler ve

Su kapları getiriyorlardı.

Kütahya Şehri, Simav Kasabası ile

Eğrigöz ve Tavşanlı kaleleri de,

Akça kızının çeyiziydi Germiyanoğlu’nun. !

"Bütün bitkilerin parıldadığı bahar eyyamında”

Dünya evine giriyordu Şehzade!

ALIN YAZISI

(20 Temmuz 1402)

”Burcu Hamel’de kuyruklu yıldız

zahir olursa, doğudan gelecek ordu,

Rum taraflarına saldıracak ve Rum

hükümdarı esir düşecektir”

Müneccim Abdullah bin Lisan

Karışmam tarihin karalamasına, aklamasına.

Ramak kalmıştı

Aksak Timur’u haklamasına!

Ama döneklik edince

Emrindeki beylerden bazısı. . .

Yine de kaçıp kurtulmak üzeredir!

Ama, atı son anda tökezlenir!

İşte bu (ama) lar da,

Görkemli bir hakan ve sultanın,

Şah Yıldırım Beyazıd Han’ın

Alın yazısı!

BABA İSHAK SELİ

“Adem manaya derler

Suret ile kaş değil”

Kaygusuz Abdal

Geçmiş gün, ava çıkar oğlu Alanya Beyi’nin

Ve peşine düşer, sabah sabah,

Okladığı bir Toros geyiğinin.

Tut ki, alıcı kuş önünde dört dönen bir üveyik;

Gider gider,Elmalı’daki o doğa,

Abdal Musa Tekkesi’ne sığınır geyik.

Önü ardı kul-köpek, ağzı salt buyruk dolu,

Vurduğu geyiği ister Dervişlerden Beyoğlu.

”- Geyik mi? Ne geyiği? Tekkeye mi girmiş?”

Laf uzar , Abdal Musa’lık olur sonunda iş.

Çekip çıkararak böğrüne saplanan çentikli oku:

”-iyi bak, oğul!” der, yaralı Pir, ”iyi bak,

Savurduğun ok bu mu?”

Tutunduğumuz diri bir daldır

O gün, bu gün (Beyoğlu), kan köpüklü

Baba ishak selinde.

Avcı da artık yol eri, Kaygusuz Abdal’dır!

FATİH’İN 77 EVLİYASI

(Fatih, istanbul’u kuşattığında,

islam askeri arasındaki 77 evliyadan

himmet diledi ve:

”-İstanbul Devleti’nin yarısı sizin.

Ganimet mal ile her birinize birer zaviye,

ocak ve imaret; mektep, medrese

ve darülhadisler yapayım.” diye söz verdi)

(Ve Eba Eyyub-i Ensari tırmandı

önce Eyüp Sultan Kapısından.)

Evliya Çelebi

I. CEBE ALİ

Bursada’ki, Zeyneddini Hafi Tarikatı’nda

Seccade sahibi bir erdi

Cübbe giydiği için, at çulundan

Herkes Cebe Ali derdi

Galip Ekmekçibaşı durmuştu, Fatih’in askerine

Ekmek, Cebe Ali’nin duasıyla pişerdi

Ve bir tek fırından, yüzbinlerce insan, her gün

Pamuk gülü gibi has ve beyaz ekmek yerdi

Cebe Ali asıl kerametini

İstanbul alınırken gösterdi

Binmedi, karadan yürütülen gemilere

Ve dervişlerin postlarını denize serdi

Artık, 300 derviş bu postların üstünden, istanbul’a

Tef ve kudüm çalarak, yaya giderdi

Sonunda şehit, oldu ama

Cibali Kapısı’na da adını verdi

GÜL KOKLAYAN PADİŞAH

Ressam Sinan Bey yapmış: (Bir

Padişahın, senin-benim gibi

Gül kokladığının resmidir!)

Ve belli ki, Osmanlı mülkünde mevsim,

Toz pembe gül mevsimidir.

Minyatürde, Fatih, Sultan’dan ziyade,

Çiçeğe, güzel şeylere meraklı ve

(Lebi derya) mülkün alçak gönüllü sahibi

Bir istanbul efendisidir!

Kokladığı da, bence, gül değil, kadim,

Ama, herdem taze istanbul’un kendisidir!