EGEMENLIK KAYITSIZ – ŞARTSIZ ULUSUNDU

Balım Sultan Türbesi’ndeki karadut misali

Ya masmavi – tekmil güneş – ya bbembeyaz silme karda

Bir kavruk ağaçtır Anadolu – yaşı unutulmuş

Kökü köylerde – meyvası okullarda

Kaldırılan kazanlardan – asi ve eşkiyadan

Süregelen savaşlardan arta kalan dullarda

Yaprak uğultusu değil – gök gürültüsü değil

En eski soluğu toprağın – davullarda

Ordular dökülmüş – kervanlar kırılmış – sevdalar tükenmiş

Ona varan – ondan geçen – ondan çıkan yollarda

Karanlığa – korkuya – kana batmış

Gün olmuş – kelleler sallanmış dallarda

Ama sevgiler ölesiye imiş – doyasıya imiş dostluklar

Hacı Bektaşi Veli’yi kucaklayan yıllarda

Ve ustalar ustası Ahi Evren – Ulu Debbağ

Yirmidört ayar kardeşliği ile akıllarda

Bir Yunus Emre gelmiş – eğlenmiş – göçmüş

Taptaze rivayeti tam dokuz şarda

Bir Dede Ismail Efendi – Beethoven’le çağdaş

Yenmiş ve güzelleştirmiş ölümü – fasıllarda

Haramzadedir aslını inkar eden

Samurda değil keramet – aşiret çadırındaki çullarda

Yüzlerce kral ve imparator – 37 padişah

Ve derken – egemenlik kayıtsız – şartsız kullarda

Erkek, erkek, boyuna erkek,

Yalnız Ioplantılar değil, sokaklar da kadınsızdı.

Bir gölge seçilse, bir ses duyulsa, yumuşak ve ürkek,

(Kadın mı?} diye, kadınsa, (Hayret, bir kadın?) diye bakılırdı.

Karaoğlan Çarşısı’ndaki karanlık dükkanlarda:

Redingotluk kumaş, kefenlik bez, aslar ve yağlık,

Pazen ve çuha, basma ve patiska ve göztaşı,

İğne iplik, inşaat malzemesi ve tuzlu balık,

Fes ve kalpak, çizme, çarık ve postal,

Kağıt, kalem, semer ve eğer ve kolan kayışı,

At ve merkep yularları, üzengi ve nal,

Bardak çanak, lüks gömleği ve lamba şişeleri,

Urgan, sicim, ingiliz tuzu, sucuk, pastırma,

Yün kuşak, heybe ve namaz seccadeleri,

Zeytin, peynir , helva, lokum, elvan şekeri ve bal,

Gelin sandıkları, tahla bavullar ve hurma,

Hakimiyet-i Milliye ve Anadolu Gazeteleri,

Kav, fitilli çakmak, çekirdek kahve ve tülün,

Seylan çayı, sigara kağıtları ve Reji sigaraları bütün,

İri tuz, baharat, zeytin, Urfa ve gazyağları,

Leblebi, havan, yemek tahtası ve el değirmeni,

Saç soba, bakır mangal, maşa ve hayvan kaşağıları,

Koku ve ayna, boncuk ve çivi, kürek ve kazma,

Beşik, sübek, tülbent ve yazma,

Çarşaf, yeldirme, çorap, mendil ve yemeni,

Zerzevat, hububat ve baklagiller ,

Katır ve deve çanları, çıngırak ve ziller

Bir arada bulunur, beraber satılırdı.

Ve Muslafa Kemal, Mustafa Kemal olmasaydı,

Toz, toprak, pislik ve perişanlıklan

Yani, hiç yoktan Bir Başkent nasıl yaratılırdı?

BAŞKENT ANKARA
BİR ULUSUN ŞEREFİDİR BAYRAK

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir