Havasını – suyuna – toprağına karışmıştır
Ama – kim demiş – arayıp bulmak zor
Ölümsüzdür – gerçek şairleri İstanbul’un
İstanbul – biraz da – rahmetli şairleriyle yaşıyor
Bak – her sabahki mahmurluğunu – Sait Faik
Yine – serin serin – Çiçek Pasajında açıyor
İşte Abdülhak Hamid – yanında Lüsyen hanım
Löbon’da beş çayını içiyor
Bir şarkı – uzaktan uzağa ve beyaz bir sandal
Allah bilir ya – Nedim Efendi geçiyor
Orhan Veli – şu anda – bir deniz meyhanesinde
Garanti kafayı çekiyor
Aşı boyalı bir ev (küpeler – sardunyalar içinde)
Kapısından Ziya Osman çıkıyor
Yahya Kemal – yeni bir ilhamla dalgın
Arada bir Kanlıca’ya bakıyor
Yine – bir kavga ve hürriyet şiirine eğilmiş Tevfik Fikret
canım Boğaz – önünden – boş yere akıyor
Ve Nüzhet – bu mısralarla – hepsinin toprağına ayrı ayrı
Sevdikleri taze çiçekleri bırakıyor