”And olsun, soluk soluğa koşanlar
üzerine! Tırnaklarıyla taştan kıvılcımlar
fışkırtanfar üzerine!”
Kur’anı Kerim (Adiyat Suresi)
Vahşi bozkır, ham tabiat..
Öyle ki, yere sağlam basamaz,
At sırtında yaşar ve uyurmuş, Hun,
Göktürk, Uygur.. evvel zaman içinde Türk Budun!
Oba yaşamanın tadı, tuzu, Türk’ün, zafer ve ölüme ortak
Tılsımlı kanadıdır sanki at!
Atla taşınmış binlerce yıl
Uygar doğudan yalınkat batıya,
İpek ve baharat, bilim ve sanat!
Olmazsa olmaz sanki,
Sanki kan hısmı..
Atıyla anılırmış koçyiğit kısmı!.
"- Açık açık meydana benzer alıncığın senin,
İki şepçerağa benzer gözceğizin..
İpeğe, ibrişime benzer yeleciğin senin,
İkiz kardeşe benzer kulacığın,
Eri muradına erdirir arkacığın senin!
At demem sana kardeş derim,
Kardeşimden de yeğ!"
Diye diye okşayıp sevdiği
Deniz Kulun’u Bamsı Beyrek’in, Benliboz’u..
Seyit Battal Gazi’nin gözüpek Aşkar’ı,
Delifişek Tarhan’ı, Ertargın’ın..
Ak Kula’sı Manas’ın, Kötübar’ın Küreng’i..
Konuşup akıl veren kendi gibi
Yiğit Bahadır’ı Kırgız Batır’ın
Koyu kestane rengi..
Tut ki, bir bey, unvan sahibi,
"Ok gibi fırlayıp giden
Gün gibi parlayıp gelen"
Kan köpüğe batık, Alp Şalçı’sı,
Zırhlı Beyaz Tadık’ı, Gül Tekin Kagan’ın..
İster gerçek, ister efsane deyin:
"Kanatlarını Hızır Aleyisselam koparmış,
Uçan ve yüzen
Atlar varmış
Kaf Dağı’nın ardındaki süt gölünde!"
Yabanda yön seçip izbulan,
Dost mu, düşman mı? Kokusunu alan
Al Aygır’ı Beğil Bey’in..
Sırat köprüsünü onun sırtında geçmiş;
”Esen örüzgardan hile sezen”,
(Kız yele, elma göz) namlı Kırat’ı
Köroğlu’nurl, abıhayat içmiş..
Türk ölümsüzlüğü aramış at dölünde!.
“- Senden gayri kimse bilmeye!
Sende saadet alametleri çoktur .
Karşı koyacak
Kimse yoktur
Sana ve soyuna bu alemde! ”diye,
Kırmızlı mumlu. çift kartal mühürlü
Bir mektupla bağımsızlık beratı
Bir ferman..
(Bir tuğ, bir ak sancak,
Bir kılınç.. Davul, kös, zil ve zurnadan
İbaret bir tablhane.. ayrıca bir hil’at..
Yüzbin dirhem gümüş ve gümüş takımlı bir at)
Göndermiş, Ertuğrul oğlu (Osman Şah Bey) e,
Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat!
işte bu, aydınlık bahtını Kara Osman’ın..
Ve Çubuk Düzü’nde, Yıldırım Beyazıt’ın
Kötü yazgısını paylaşan atı!.
Çevik, rahvan, alnı akıtmalı
Doru bineği, Fatih Sultan Mehmet Han’ın,
Eyüp Sultan’da gömülü!
Karabulut : Yörük eğerli çöl aygırı
Halife-i Ruyu Zemin Yavuz Sultan Selim’in..
Ve takımları zümrüt, pırlanta kakmalı,
Şahane küheylanı Muhteşem Süleyman’ın!
Mezarı adak yeri olur mu bir atın?
Olmuş işte! Sisli Kır’ı
(Bağdat kapısın açan) Genç Osman’ın!
İz bırakmazmış gül yaprağına değse koşarken nalı..
Şair Nef’i’nin
Bir (rahşiye) ile övüpgöklere çıkardığı
Perçemi, yelesi ve kuyruğu doğuştan kınalı
(Ağa Alacası).. kuğu boyunlu şahbaz atı,
Padişah Dördüncü Murat’ın!.
Zaten, Türk tarihi, Han, Kagan, Sultan.. Serdar
Padişahlar kadar,
Deniz ve göllerden doğmuş, göklerden inmiş
Kutsal aygırların,
Soylu atların da saltanatı!.