Sen, yine bir gün, ey Nuh, bunalır da
Açılmak istersen gök alemine,
– Pek avareleştim şehirde, kırda –
Tayfa yazılayım küçük gemine.
Yine öyle gemin yerle bir örnek:
Hepsi birbirinin dilinden anlar
Çeşitli kuşlarla boy boy hayvanlar..
Ve yine öyle ne yelken, ne kürek,
Fethetmek için o geniş alemi,
Açılırsan bir gün sonu göklere,
Unutma beni de almayı emi ?
Beraber çıkalım o gün sefere,
Önce uçalım ki güneşe doğru,
Yedi kat gökyüzü kat kat soyuna.
Bir serin, karanlık yıldız yağmuru
Altında ilerliyelim boyuna.
Gemi, etrafında binrerce ada,
Kayarken bir beyaz yol çize çize,
Biz, bu ebedi bahar ortasında
Soralım hayre.tle birbirimize:
Şu uçan alaca top küremiz mi ?
O görünen mavi leke deniz mi ?
Beyaz benekler ya bulut, ya gemi!
Ve inanmıyalım gözlerimize.
Görünsün bir aralık Küçük Ayı,
Dümen kıralım Şimal Yıldızına.
Bir buluta düşüreyim puslayı,
Yolu kaybedelim ve bana kızma.
Yelkeni buluttan olan o gemi,
Götürsün bizi, serbest bırakalım.
– Artık Aya mı olur, Zühreye mi ?
Nihayet bir yerde demir atalım.
Hayvanlar in, kuşlar yuva arasın,
Biz kendimize bir dünya çizelim.
Robenson’a malum olan o ilim,
Orada bir jşimize yarasın.
Hoşumuza gitsin hemen açıkta,
Ondördüne basmış Ayın oluşu,
Yıldızlar da yansın ve oracıkta
Kutlayalım cümleten kurtuluşu.
Seyretmekle tüketelim günleri,
Mucizelerini ölümsüzlüğün.
Bir aralık, daha güzel bir yeri
Var mı diye merak edelim göğün.
Bulanmak istersek altın tozuna,
Yolcusu olalım samanyolunun.
Güneşin, o cömert nur oluğunun
Geçelim altından gülüşe, yuna.
Oldu olacak, sen yine demir a1,
Yolda geçsin geri kalan ömrümüz.
Mavi toprak, mavi bulut, mavi da1,
Gerçekleşsin bir bir düşündüğümüz.
Sen, yine bir gün, ey Nuh, bunalır da
Açılmak istersen gök alemine,
– Pek avareleştim şehirde, kırda –
Tayfa yazı1ayım küçük gemine.