Dilsiz olmak cansız olmaktan da zor
(Ne ekmek telaşı – ne can kaygusunda)
Dağ – taş sadece tilki uykusunda
Dünyanın kurdu – kuşu bizi dinliyor
Dağ-taş sadece tilki uykusunda
(Dil yok ki söylesin – göz yok ki baksın)
Açıl kırlara – ıslak ot kokusunda
Yaşamağa benzer İzler bulacaksın
Dünyanın kurdu – kuşu bizi dinliyor
(Dallara sıralanmış – yollara İnmiş)
Belki biri birgün adam yerine kor
Hem ne zaman — neyin kıymeti bilinmiş
Ne ekmek telaşı – ne can kaygusunda
(Ne ümitsiz – ne kendini beğenmiş)
Rüzgarlı denizlerin uğultusunda
Bir şey var ki adına sonsuzluk denmiş
Dilsiz olmak cansız olmaktan da zor
(Zannedersin insanoğlu çok bilmiş)
Düşün ki şu anda göz-kulak kesilmiş
Bizi seyrediyor evren – bizi dinliyor