Suya düşen bir dal, eriyen bir iz
Ve yeniden dönüş hatıralara:
İstanbul, Üsküdar, sonra Marmara,
Yedi zümrüt tepe, üç mavi deniz
Arasında geçen tasasız ve hür
Bir masal hayatı, eşsiz bir önmür..
İlk aşkın yeniden gelişi dile,
Hafızada bütün canlılığiyle
Yaşayan dar sokak, iyi komşular,
Boğaza bakan pencere ve kuşlar:
Güvercin yuvası asmalı mescit,
Vakitli vakitsiz filizlenen çit,
Yeşil sardunyaIı beyaz kafesler,
Yola yaprak yaprak dökülen sesler;
Yosunlu yalakta görünen bulut.
Küpe, aslanağzı, top top fesleğen,
Gelene geçene dalını eğen,
Varını yoğunu sebil eden dut.
Ufukta çalkanıp duran bir resim:
Gök, deniz, selviler, mezar taşları,
O kumrular, Üsküdarın kuşları..
Sokağın başında yatan evliya,
O bir sır, bir güzel yüz ve bir rüya
Gibi içimizden geçen dört mevsim.
Bu yaprak, deniz ve gök aleminde
Şarkı söylemekle birdi yaşamak,
Bir günah korkusu vardı yeminde
Ve gözler boyunca yeşerirdi aşk.
Nerede o içli halden anlarlık,
O temiz yakınlık içi şenmen;
O naz gibi ince ve gözlerinden
Samimi bir saffet akan insanlar ?
Nur, su kadar aziz olan o canlar?
Kimdi oynadığım, sevdiğim kimdi,
Nerede komşunun küçük kız şimdi ?
O Üsküdardaki kuytu, dar sokak
Ki bütün nimetleriyle benimdi,
İçimde başka bir Kafdağı, uzak !
Bırak ! O ince saz benizli kızlar;
Uçucu sevinçler, sebepsiz hazlar,
Selviler, kuşlar ve çil çil yıldızlar
Mahfazalarından bir bir çıkarak,
Bir şarkı, oyuncak, mücevher gibi,
Tanrım! Tazelenen bir seher gibi
Doldursun dünyamı yeniden bırak!.