”Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız!”
”Onuncu Yıl Marşı’nda, Atatürk’ün altını çizdiği dize.
Sağ olsaydı Dede’m Korkut Şimdi çalar söylerdi!
Destan düzer , koşar ve nihayet
Şöyle derdi :
”Gelimli gidimlidünya
Son ucu ölümlü dünya”
Ateşe hükmeden demirci ata Natuliu’dan,
Tanrıkut Mete, Kutluğ ilteriş ve Bilge Han’a..
Selçuk, Alpaslan ve Kutalmışoğlu Emir Süleyman’dan,
Uluğ Keykubat, Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmet,
Babür Şah, Yavuz Selim ve Muhteşem Süleyman’a
Ve :- Ne varsa Anadolu’da var!
Diyerek, Türklük ateşini tekrar parlatan,
Geleceğe de ışık tutan
Yörük, Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya kadar..
Budandıkça yeşeren, yediveren,
Yani hep gündemde kalan
Ve önce, şaman sonra da yer yer,
Mani, budist, zerdüşt, yahudi ve hiristiyan..
Ama sonunda, tevhit ehli islam, hem de,
İslamın bayraktarı ve çifte su
Verilmiş çelik kılıcı olan..
Gönül Sultanları, bilim ve sanat ustaları :
Ahmet Yesevi, Farabi, İbni Sina,
Kaşgarlı Mahmut, Hacı Bektaş, Ahi Evren,
Yunus, Hoca Nasrettin ve Mevlana..
Uluğ Bey, Takiyüddin, Ali Kuşçu,
Fuzuli, Piri Reis, Itri ve koca Sinan..
Dirlik, hoşgörü, vakıf, ümran ve adalet..
Cami, yol, köprü, kervansaray, medrese,
Kütüphane, rasathane ve hastahane..
Adı, dil ve diniyle yoğururken Anadolu’yu
Ondaki 9000 yıllık kültür birikimiyle de yoğrulan..
Oğuz, türkmen, yörük, rumi, gazi ve eren..
Esnaf ve çiftçi, sivil ve asker
Güzelim Türk Budun..
Bu köklü, bu uygar millet!
Haksız mı kıvanç duymakta,
(Son Haçlı yangınını da, bağımsızlık, cumhuriyet
Ve kayıtsız, şartsız halk egemenliğine
Özgü gül yağmuruna dönüştüren)
Ölümsüz Atatürk’le beraber :
”- Ne mutlu Türküm diyene!”