M.Nüzhet Erman

Şu çocukluğum, şu annemle babam, Şu doğduğum beyaz ahşap evinki, – Çekildiği tarih üçyüzkırkiki Şu benden üç yaş büyük olan ablam. O kimbilir kaçıncı ağlayışım, ” A kuşa bak” derken çekmişler...

Gündelik arzular başına vurur, Şaşarsın göklerin inceliğine. Başlar içinde bir hazdan koşudur, Aklın başka yerde bakarsın yine. Kafes kesilir doğduğun kasaba. Derken şüphe edersin sevdiğinden. – Scrde de biraz avarelik varsa,...

Ya kime desinler ”Sevdalı” diye ? İstediğin kadar gülerek konuş. Zihnini bir çağlabadem gözlüye Vermiş te sonunda kim iflah olmuş ? Kesilmedir bu bir muma pervane, Buna korktuğuna uğramak derler ....

Dağ rüzgarının getirdiği bir hoşluk, İlk kadehi bir yudumda yarılayış; O , şehri daraltan arzu, başıboşluk, Her derdin devası macera arayış! Ne yarin kahpeliği, ne kan davası, Ne de kasabanın o...

Ey kendi halinde, sade fakat ulu, Ey alçacık tahtı gönlümde kurulu, Tanrının ölümsüz, şen kulu ihtiyar! Ey bahtiyarlar bahtiyarı bahtiyar! Hiç kahr yanında o eski düğünler; Hayatın eşsiz bir efsaneye bedel....

Yirmidört ayar neş’emizi kaybettik. Yüzdeyüz bölüşmek için aranızda Onu da siz çalıp sakladınız Güneş yüzü görmiyen mağaranızda! O yakıp yağma ettiğiniz son gemi Yirmidört ayar som yüküyle bizimdi. Neşe : Sandal’,...

Kaleleri topa tutup basanlar, Yelken direğine adam asanlar, Siyah bayrakları kuru kafalı Korsanlar, korsanlar, yiğit korsanlar. Bitmek bilmiyen kırk gün, kırk geceler, Of! deyince yerden biten cüceler, Seher yüzlü, ürkek ceylan...

Bulutlar bir daha karşıki dağın Ardmdan selam getirmiyecekler . Can sıkmtısı her gün bİr çardağın Tiryaki! görgesinde senİ bekler . Taş dayanmaz dayandığın acıya, Hasret çeke çeke bir yabancıya, Dönsen bile...

Üzerinde iki diz, bir baş izi, Kabeyi gösteren resim seccade. Yüzbirlik tespihle ak namaz bezi Bir hava yaratır temiz ve sade. Köşede bir tutam buğday başağı, Yeşil bir tülbente sanlı Kur’an....

O ibret, hakikat perdesinden eği1, Şen-şatır, o eskİ günlerden bahset. Devran yaşadığın, bildiğin değil, Medet, yar bize bir eğlence medet! Karagözlü, Hacivatlı dünyadan Kırık dökük bir-kaç hayaıdir kalan, Yalan gibi geliyor...