<< Gölge etme – başka ihsan istemem>> Sıkıntısı güneş değildi herhalde Diyojen’in << Satmam – taş çatlasa – hürriyeti kulluğa >> Derken – gerçekçiydi Mevlana Celalettin Öldürülecekti okuyanlar –...
Ben – Mecburiyet Otelİnin bir odasında Sen – Hiltonun Karadeniz dairesinde Ben – Kavaklıdere’yi beğenmem O – temelli Bentderesi’nde Ali – bulgur pilavına fit Veli – pilavın zerdesinde Kimine çeki taşı...
Kimi vakit – kimi adam öldürür Adam var ikisini de beceremez Yaşar da ot gibi bana mısın demez İçin – için kinle – hasetle çürür Sana bana benzer saksıda ıtır Buruk...
Dilsiz olmak cansız olmaktan da zor (Ne ekmek telaşı – ne can kaygusunda) Dağ – taş sadece tilki uykusunda Dünyanın kurdu – kuşu bizi dinliyor Dağ-taş sadece tilki uykusunda (Dil yok...
(İstanbul hangi niyetle alınırsa odur!) Fille körün hikayesini bilirsiniz Sahaflar – güneş – karpuz kabuğu ve deniz Isırgan otları – ebe gömeci – top top fesleğen At kestaneleri – körpe salatalık...
Havasını – suyuna – toprağına karışmıştır Ama – kim demiş – arayıp bulmak zor Ölümsüzdür – gerçek şairleri İstanbul’un İstanbul – biraz da – rahmetli şairleriyle yaşıyor Bak – her sabahki...
”Raviyan-ı ahbar ve nakilan-ı asar ve muhaddisan-ı ”rüzigar’a,, göre… Aynı karasevda hepsinde – aynı koyu muhabbet bir hoş meyil Bir yiğit yangını ve parlatan bel1i değil Şart sanki – acı ve...
Ateş ve su – zaman ve rüzgar Anlaşmış nasılsa bir olmuş Biraz – tarih – biraz şarap – biraz tabiat Derken Nevşehir olmuş Laleler açarken akla hep Damat İbrahim Paşa gelir...
Hadi bizim işimiz bu – ama ya sen – sabahın köründe – karlı asfaltta İşin ne be tarla kuşu Seni de mi tavladı – şehrin uzaktan O sinsi – bukalemunca duruşu...
Sap şöyle yan sokaklara (Anadan doğma – sunturlusu Kafiyelisi – kantarlısı) Küfrün bini bir para Bir küfürdür gidiyor Bereket insandan gayrısı (Dağı – taşı-kurdu – kuşu – ayısı) Küfretmesini bilmiyor Ama...